15.12.12

Serçelerin Şarkısı - The Song Of Sparrows (2008)

Majid Majidi (Mecid Mecidi)'nin yönetmenliğini yaptığı ve 2008 yılında Berlin Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu kategorisinde Gümüş Ayı ödülünü alan bir film "Serçelerin Şarkısı". Son derece sade, bir o kadar da insanın içine işleyen bir film. İran sinemasının başarılı yönetmeni Majid Majidi yine iyi bir iş çıkarmış, filmin yönetmenliğini yapmakla kalmamış yapım ve senaryosunu da üstlenmiş. Filmle ilgili olarak The New York Times'ta şöyle söylenmiş: "Beautiful... Reaches Into Your Heart"

Majid, filmde aman aman bir konu belirlememiş. Herkesin başına gelebilecek, olağan bir konu hakim filme. Lakin o kadar güzel işlenmiş ki bu konu, insan izlerken duygulanıyor yer yer yüzünüzde bir tebessüm oluşabiliyor. Keza oyuncular da çok başarılı. Bu açıdan bakınca senaryo, batının kalıplaşmış -çoğu zaman gerçek dışı olan- film senaryolarının yanında eşsiz kılıyor.

Filmin baş kahramanı Kerim, ailesinin geçimini sağlamak için çabalayan fedakar bir babadır. Deve kuşu çifliğinde çalışmaktadır. Birgün deve kuşlarından biri çiftlikten kaçınca işinden olur. En büyük kızının işitme cihazı da bozulmuştur, tamir edilmesi de mümkün gözükmemektedir. Kızının yakında sınavları başlayacaktır, bu yüzden ne yapıp edip ona yeni bir işitme cihazı almalıdır. Yenisini alabilmek için de paraya ihtiyacı vardır. Bu sebeple, motosikleti ile taşımacılık yaparak Tahran sokaklarında para kazanmaya çalışır. Tahran'da bin türlü insanla karşılaşır. Kerim şehrin kalabalığında dürüstlüğü ile de sınanmakta, varolmanın savaşını vermektedir. Kerim birgün evlerinin önündeki hurdaların altında kalır ve sakatlanır. İyileşene dek çalışamaz, artık evin geçimi oğlu Hüseyin'e, kızlarına ve eşi Nergis'e kalmıştır.

Kerim'in oğlu Hüseyin, köydeki eski su deposunu temizleyip orada balık yetiştirip satarak para kazanmayı kafaya koymuştur. Bunun için arkadaşları ile birlikte canla başla çalışarak bir sürü japon balığı satın alır. Ancak balıkları koydukları kova delinir, kovaya tekrar su doldurmaya çalışırlarken balıkların hepsi yere dökülür. Onca emek boşa gitmiştir. Çocukların hepsinin gözü yaşlıdır. İçlerinden sadece bir balığı kurtarabilirler. Bu balık onların umududur artık.

Çocukların yere düşen balıkları kurtarma çabası, Kerim'in hurdalıktaki mavi kapıyı tarlaları aşarak sırtında taşıması, Hüseyin'in babasına kendi kazancı ile aldığı meyve suyunu vermesi filmin en can alıcı noktalarıydı.

Yönetmen, devekuşunu filmin teması olarak seçmesinin tesadüf olmadığını belirtmiş, bir röportajında devekuşunun da çok büyük kanatları olduğu halde uçamadığı söyleyerek insanların da, uçabilmek için maddi dünyanın yüklerinden kurtulması gerektiğini söylemiştir.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder